Lazer göz ameliyatı sonrası gelişen ciddi komplikasyonlar nedeniyle yaşam kalitesi düşen genç bir polis memuru, uzun süreli psikolojik baskılara dayanamayarak yaşamına son verdi. Olay, lazer cerrahisinin olası yan etkileriyle ilgili kamuoyunda yeniden tartışma başlattı.
Tıbbi Müdahalenin Ardından Geri Dönülmez Bir Dram
Gözlük ya da lens kullanımına son vermek amacıyla uygulanan lazer göz ameliyatları, genellikle güvenli ve etkili bir yöntem olarak biliniyor. Ancak her cerrahi müdahalede olduğu gibi, lazer işlemleri de bazı riskleri beraberinde taşıyabiliyor. Son yaşanan trajik bir olay, bu risklerin ne denli ciddi sonuçlar doğurabileceğini gözler önüne serdi. Genç bir polis memurunun, ameliyat sonrası yaşadığı komplikasyonlar nedeniyle psikolojik olarak yıprandığı ve yaşamına son verdiği açıklandı.
Ameliyat Sonrası Yaşam Kalitesinde Büyük Düşüş
Hayatının büyük bir bölümünü kamu hizmetine adamış olan memur, birkaç yıl önce geçirdiği lazer göz ameliyatından sonra şiddetli kuru göz sendromu, ışığa aşırı hassasiyet ve kalıcı görsel rahatsızlıklar yaşamaya başladı. Görme keskinliğinde azalma, gece sürüşlerinde zorluk ve çift görme gibi sorunlar, günlük yaşamını sürdürebilmesini zorlaştırdı.
Uzmanların açıklamasına göre, bazı bireylerde lazer cerrahisi sonrası kornea sinirleri zarar görebiliyor. Bu durum, gözyaşı üretiminde azalmaya ve uzun vadeli rahatsızlıklara yol açabiliyor. Söz konusu memurun da bu komplikasyonları yaşadığı ve zamanla iş hayatında ve sosyal çevresinde geri çekilmelere başladığı belirtildi.
Psikolojik Baskı ve Sessiz Çöküş
Yakın çevresinin ifadelerine göre, genç memur, uzun süredir yaşadığı göz sorunları nedeniyle depresif bir ruh haline büründü. Işığa tahammül edemediği için açık havaya çıkmakta zorlanıyor, ekran kullanımı da ciddi ağrılara yol açıyordu. Tüm bu etkiler, yalnızlık, çaresizlik ve kronik ağrının yarattığı ruhsal baskıyı artırdı.
Psikolojik destek almaya başladığı bilinen memurun, son dönemde “görme sorunlarıyla artık yaşayamam” şeklinde ifadeler kullandığı bildirildi. Ailesi ve meslektaşları, onun hayat dolu, görevine bağlı ve başarılı bir polis olduğunu, ancak bu tıbbi sürecin onu yavaş yavaş tükettiğini anlattı.
Göz Sağlığı Uzmanlarından Uyarı: Riskler Açıkça Anlatılmalı
Lazer cerrahisi öncesinde hastalara genellikle başarı oranları ve işlem sonrası konfor aktarılıyor. Ancak bu vakada olduğu gibi, nadir görülen komplikasyonların da göz ardı edilmemesi gerektiğini söyleyen uzmanlar, hasta bilgilendirmesinin eksiksiz yapılmasının önemine dikkat çekiyor. Özellikle:
- Kalıcı kuru göz riski
- Gece görüşünde bozulma
- Haleler, gölgelenme ve ışık saçılması
- Sinir hasarına bağlı görsel rahatsızlıklar
gibi potansiyel etkiler her hasta için farklı risk düzeyinde olabilir. Bu nedenle kişisel göz yapısı, tıbbi geçmiş ve yaşam tarzı detaylı olarak değerlendirilmeli.
Aile ve Kamuoyu Cevap Arıyor
Hayatını kaybeden memurun ailesi, bu trajik olayın yalnızca kişisel bir dram olmadığını, aynı zamanda tıbbi bilgilendirme süreçlerinin yeterliliğini sorgulayan bir halk sağlığı meselesi olduğunu vurguluyor. Aile üyeleri, ameliyat sonrası yaşanan sürecin yeterince ciddiyetle ele alınmadığını ve yaşanan sıkıntıların küçümsendiğini belirtiyor.
Sosyal medyada da olay geniş yankı buldu. Birçok kullanıcı, benzer komplikasyonlar yaşayan bireylerin yaşadıklarını paylaşarak bu tür cerrahi işlemler öncesinde daha dikkatli olunması gerektiğine dikkat çekti.
Uzman Psikologlar: Kronik Ağrı İntihar Riskini Artırabilir
Bu trajik olay, kronik ağrı ile ruhsal bozukluklar arasındaki ilişkiyi de yeniden gündeme taşıdı. Uzmanlar, özellikle göz gibi hassas ve sürekli uyarana açık bir organ üzerinden gelişen rahatsızlıkların kişiyi psikolojik açıdan yıpratabileceğini belirtiyor.
Kronik göz kuruluğu ve sinir ağrısı yaşayan bireylerde;
- Uyku bozuklukları
- Depresyon ve kaygı bozukluğu
- Sosyal izolasyon
- İşlev kaybı ve tükenmişlik
gibi durumlar sıkça görülüyor. Bu semptomların zamanında fark edilmemesi ve gerekli psikolojik destek sağlanmaması, daha ciddi sonuçlara yol açabiliyor.
Toplumda Farkındalık Artmalı
Uzmanlara göre, lazer göz ameliyatı gibi yaygın uygulamaların yalnızca olumlu yönlerinin değil, nadir de olsa görülebilecek risklerinin de açıkça anlatılması gerekiyor. Toplumda estetik ve konfor arayışıyla yapılan medikal müdahalelere dair bilinç artırılmalı, hastaların gerçekçi beklentilerle karar vermesi sağlanmalı.
Ayrıca benzer sorunlar yaşayan bireylerin yalnız hissetmemesi için destek gruplarının yaygınlaştırılması ve psikolojik danışmanlık hizmetlerinin erişilebilir hale getirilmesi gerektiği vurgulanıyor.
Bu tür vakalar, yalnızca bireysel değil, sistemsel bir bakış açısıyla değerlendirilerek toplum genelinde güvenli ve sağlıklı sağlık hizmeti sunumunun sağlanabilmesi için uyarıcı nitelik taşıyor.
4o
